İbni Sina (973-1051)

İbni sinaİbni Sina, simya açısından özellikle transmutasyon olanağı ile ilgilenmiştir. Yüzyıl boyu önemini sürdürmüş olan “Kitab el-Şifa” adlı yapıtının mineralojiye ilişkin bölümünde mineralleri taşlar, ateşte eriyen maddeler, kükürtler ve tuzlar diye dört gruba ayırmıştır. Bu kitabın son kısmında simyacılara çatarak bir metalin başka bir metale dönüşmesinin olanaksızlığından bahsetmiş ve bunların kurnazca yapılmış taklitlerden öte gitmediğini belirtmiştir. O’na göre altın ve gümüş, ay ve güneşin yeryüzüne etkisiyle doğa tarafından oluşturuluyordu.

İbni Sina’nın simya konusunda “Risalet el-İksir” adını taşıyan yapıtında bakır, kurşun ya da kalay gibi maddelerin eritilmesinden sonra çeşitli işlemlerle sarı ya da beyaz renk verilmesiyle elde edildiği sanılan altın ya da gümüş benzeri taklitlerin, gerçekten altın ya da gümüş olamayacaklarını; yani transmutasyonun mümkün olmadığını; yanlızca renk değişiminin maddenin özünü değiştirmeyeceğini belirtmektedir. Beyaza boyamada civanın etkili olabildiğini; çünkü sıvı halde olan civanın, maddenin iç yüzeylerine nüfuz edebilme yetisinin fazla olduğunu; ayrıca civa miktarının artırılmasının boyama özelliğini değiştirmediğini yaptığı deneylerle gözlemlemiştir. Kırmızı boya olarak kullanılacak maddeyi ise civa ve kükürdü birlikte pişirerek elde etmiştir. Civa, kükürt ve kirecin birlikte pişirilmesiyle elde edilen maddelerin metalleri sarıya boyama özelliği olduğunu yaptığı deneylerle kanıtlamıştır. Ayrıca saç, yumurta ve kan gibi organik maddelerden hayvansal boya olarak yararlanılabileceğini belirtmiştir.

İbni Sina kendisinden başka hiçbir otoritenin görüşünü, kendi araştırma ve mantık süzgecinden geçirmeden kabul etmemiş ve bu yönüyle de bilim dünyasına ışık tutarak modern bilimsel yöntemin öncülüğünü yapmıştır.

Yorum bırakın